
Müminlerin Rablerine teslimiyetlerinin en güzel nişanesi olan Kurban Bayramı, sabahın erken saatlerinde camileri dolduran tekbir sesleri ve omuz omuza saf tutan inananların vahdet görüntüsüyle başlar.
İslam alemi için sevinç, paylaşma ve kardeşlik günü olan bu mübarek sabah, "Kurban Bayramı Namazı" ile taçlandırılır. Efendi Derneği olarak, bu ibadeti huşu içinde eda etmek isteyenler için Kurban Bayramı namazının kılınışını, hükmünü ve faziletlerini detaylı bir rehber halinde hazırladık.
Kurban Bayramı namazı, Kurban Bayramı’nın birinci günü güneşin doğup kerahet vaktinin çıkmasından sonra cemaatle kılınan iki rekatlık, kendine has tekbirleri olan özel bir şükür namazıdır. Bu namaz, İslam’ın şiarlarından biri olup, ümmetin birlik ve beraberliğini sembolize eden en büyük toplu ibadetlerden biridir. Yılda sadece iki kez kılınan bayram namazları, diğer vakit namazlarından farklı olarak, içerisinde "Zevaid Tekbirleri" denilen ilave tekbirleri barındırır. Bu namaz, kulun Rabbine şükrünü arz etmesi ve kurban ibadetine başlamadan önceki ilk manevi hazırlıktır. Camilerde okunan hutbe ile tamamlanan bu ibadet, müminlerin birbirleriyle bayramlaşmasına ve helalleşmesine vesile olan bir rahmet kapısıdır.
Kurban Bayramı namazı, cemaatle kılınan 2 rekatlık bir namazdır. Beş vakit namazdan ve Cuma namazından farklı olarak, bu iki rekatın her birinde "Zevaid Tekbirleri" adı verilen fazladan üçer tekbir alınır. Birinci rekatta iftitah tekbirinden sonra üç, ikinci rekatta ise rükuya gitmeden önce üç olmak üzere toplamda altı ilave tekbir ile kılınır. Bu yönüyle diğer namazlardan ayrılır ve kendine has bir huşu iklimi oluşturur.
Kurban Bayramı namazının kılınışı, içerdiği ilave tekbirler nedeniyle cemaatimiz tarafından zaman zaman karıştırılabilmektedir; bu sebeple imam efendi namaza başlamadan önce genellikle kısa bir tarif yapar. Ancak bu ibadeti bilinçli ve hatasız bir şekilde eda etmek isteyenler için adım adım kılınışını aşağıda derledik.
Niyet, ibadetin özü ve kalbin yönelişidir; Kurban Bayramı namazı için de halis bir niyet şarttır. İmamın arkasında saf tutan cemaat, kalben ve dillen şu şekilde niyet eder:
"Niyet ettim Allah rızası için Kurban Bayramı namazını kılmaya, uydum hazır olan imama."
Bu niyetle birlikte dünya kelamı terk edilir, eller semaya kaldırılarak tekbir alınır ve namaza başlanır.
Kurban Bayramı namazında okunan dualar, diğer namazlardaki dualarla büyük ölçüde benzerlik gösterir ancak kıraat açısından imamın tercih ettiği sureler sünnete uygunluk açısından farklılık gösterebilir.
Kurban Bayramı namazı, Kurban Bayramı'nın birinci günü sabahleyin güneşin doğmasından yaklaşık 45-50 dakika sonra, kerahet vaktinin çıkmasıyla (İşrak vakti) kılınır. Bu vakit, güneşin ufukta bir mızrak boyu yükseldiği zamandır. Namaz vakti şehirlere göre değişiklik gösterdiği için Diyanet İşleri Başkanlığı'nın veya yerel müftülüklerin ilan ettiği saatler esas alınmalıdır. Namaz vaktine kadar camide Kur'an dinlemek, zikirle meşgul olmak ve vaazı dinlemek vaktin bereketini artırır.
Namazın selamla bitmesinin ardından hemen kalkıp gitmek uygun değildir; zira bayram namazının tamamlayıcısı olan "Bayram Hutbesi"ni dinlemek sünnettir.
Kurban Bayramı'nın en önemli şiarlarından biri olan Teşrik Tekbirleri, Hz. İbrahim (a.s) ve oğlu Hz. İsmail (a.s) kıssasına dayanan köklü bir sünnettir.
Okunuşu: "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd."
Anlamı: "Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur."
Bu tekbirler, sadece bayram namazında değil, Arife günü sabah namazından başlayarak Bayramın 4. günü ikindi namazına kadar (toplam 23 vakit) her farz namazın selamından sonra bir defa getirilmesi vaciptir.
Hanefi mezhebine göre Kurban Bayramı namazının hükmü, Cuma namazı kendisine farz olan kimseler için vaciptir. Şafi mezhebine göre ise "müekked sünnet" hükmündedir. Vacip olması, bu ibadetin farz kadar kesin delillerle sabit olmamakla birlikte, terk edilmesinin günah olduğu ve Müslümanların bu ibadete büyük bir hassasiyet göstermesi gerektiği anlamına gelir. İslam toplumu olarak bu namazı eda etmek, dinin sembollerini ayakta tutmak demektir.
Kurban Bayramı namazının bir kimseye vacip olabilmesi için belirli şartları taşıması gerekir. Bu şartlar Cuma namazının farz olma şartlarıyla aynıdır:
Bayram namazı yılda iki defa kılındığı için bazı hususlar zihinlerde soru işareti oluşturabilir. Efendi Derneği olarak en çok merak edilen soruları sizler için cevaplandırdık.
Hayır, Kurban Bayramı namazı evde tek başına kılınmaz. Bayram namazının sahih olabilmesi için cemaatle kılınması şarttır. Bu namazın ruhu, Müslümanların bir araya gelmesi, birlik ve beraberlik içinde Rablerine yönelmesidir. Pandemi veya mücbir sebepler dışında, bu namaz mutlaka camilerde veya namazgahlarda cemaatle eda edilmelidir.
Bayram namazına geç kalan kişi, imam selam vermediği sürece namaza dahil olabilir.
Bayram namazı, belirli bir vakitte ve cemaatle kılınan bir namaz olduğu için, kaçırıldığı takdirde tek başına kazası yapılamaz. Şayet bir belde halkı veya cemaatin tamamı mazeretleri sebebiyle (örneğin havanın çok aşırı yağışlı olması veya vaktin belirsizliği gibi) birinci gün bayram namazını kılamazlarsa, Kurban Bayramı namazı ikinci gün aynı vakitte kılınabilir. Ancak bireysel olarak kaçıran kişi kaza edemez.
Teşrik tekbirleri (Arife günü sabahından Bayramın 4. günü ikindisine kadar) farz namazlardan sonra getirmek vaciptir. Eğer bir kimse namazdan sonra tekbir getirmeyi unutur ve henüz yerinden kalkmamış, dünya kelamı konuşmamışsa hemen tekbirini getirir. Ancak namazdan sonra konuşmuş veya camiden çıkmışsa artık o vakit için tekbir düşmüştür.
Unutarak terk etmekten dolayı kişiye günah yazılmaz ancak hatırladığı anda istiğfar etmesi güzeldir. Kasten terk etmek ise vacibi terk etmek olduğundan günahtır ve tövbe gerektirir.